31 Mart, 2012

Biz "yüncüye" gittik !!

Sonunda cesaretimi topladım, kızımı alıp Kızılay'a gittim. "Ay ne var bunda ?" demeyin. Tek başıma Kızılay'a gitmek çok kolay; evimden 50 metre ilerdne otobüse binerim, 15 dakika içinde Kızılay'da İzmir caddesinde tüm tuhafiyelerin bulunduğu bölgede olur, kendimden geçerim. Ama bebekle hele de Ankara'nın havasının son günlerdeki kararsızlığı sözkonus iken gitmeye kalkmak bir hayli cesaret isteyen bir şey oldu.Ama sonunda başardık kızımla bunu da :)) Gerçi Nilay'ın biz eeşlik ediyor olması bir çok şeyi kolaylaştırdı.
Neyse ben size nasıl gittiğimizi anlatmayacağım, zaten kolayına kaçtım, taksi çağırdım :P
Bu aylar sonra benim ilk kez Kızılay'a gidişim (doktor vs haricinde sadece zevk için) , kızımın ise hayatının ilk gidişi oldu. Güzelde oldu. Gerçi çok zaman harcamadık, ama yine de gidebildiğimiz tüm yüncülere gittik.
İlk durağımız her zamanki gibi Beyaz yün oldu. Kızım gittiğimizde uyuyordu.


Nilay teyzesi hemen yünlerin önünde bir resmini çekti. O uyuyorken ben oradaki arkadaşlarla biraz özlem giderdim.


Sonra uyandı, tabi hemen herkes başına toplandı...o etrafa gülücükler saçarken ve herkes onunla ilgileniyorken, ben etrafı gezdim, yünlere, tığlara baktım...


 Tabi yeni yünler aldım, ama fazla abartmadım :)
Kızımın bir kez daha yünlerin arasında resimledik ve bir kaç yeri daha ziyaret etmek için oradan ayrıldık.

Günün sonunda inanılmaz yorgundum. Dışarı çıkmanın en zor tarafı hazırlanma süreci, "bir şey unuttum mu?" diye düşünmek ve hep sanki bir şey unutmuşsun gibi gelmesi.
Bir de bebekle dışarı çıkmaya başlayınca farkettiğim bir şey; kaldırımların bebek arabasıyla gezmeye ne kadar elverişsiz olduğu. Kaldırımlardan inmek için rampaların olmaması, olan rampaların inmeye pek elverişli olmaması, ya da bir çok rampanın önüne araç parkedilmiş olması. Bir de ne hikmetse Kızılay'daki tüm yüncülerin merdivenli yerlerde olması, mutlaka merviden indik ve ya çıktık :( Bunları gördükçe aklıma hep bizim için geçici zorluklar bunlar, Eylül büyüyüp bebek arabasını kullanmadığımız zaman bu zorluklar kalkacak ama ya engelliler? Onlar için hayatı gerçekten zorlaştırıyoruz, kolaylaştırmak için gereken özeni göstermiyoruz.Daha önce dikkat ettiğim bu noktalar deneyimleyince, empati kuruncu daha farklı bir anlam ifade ediyor.
Biz kızımla bir adım daha attık, dışarı çıkabilmenin mutluluğunu yaşadık. Şimdi heyecanla havaların güzelleşmesini ve birlikte daha önce zevk alarak gezdiğim bir çok yeri yeniden keşfetmeyi bekliyoruz.

27 Mart, 2012

Teyzesinin Marifetleri

Biz iki kız kardeşiz. Ben kardeşim sayesinde teyzeliği bundan 7 yıl önce tattım. Ama ben biraz geç kaldım kardeşime aynı duyguyu ancak bu yıl yaşatabildim. Teyzesi kızımı öyle seviyor ki, onlara gittiğimizde ve ya onlar bize geldiklerinde kucağından indirmiyor, yanına uzanıyor kızımla sohbet ediyor, öpüyor, kokluyor...Ben de bunları görünce mest oluyorum :))
Kardeşim uzun zaman banka müfettişi olarak çalıştı, yorucu, yıpratıcı bir iş. Utku'şum ilkokula başlayacak diye geçen nisanda işten ayrıldı. Ne tesadüftür ki bir ay sonra da ben  hamile kaldım :)) Hamileliğim ve doğumum sırasında yanımda olması benim için büyük nimetti...Evlerimiz de yakın olunca nerdeyse haftanın 5 günü görüşür olduk (tabi annemlerde beraber geçirdiğimiz koskoca bir yazı saymıyorum). Bu kadar sık görüşünce yıllardır eline örgü almayan kardeşime bir şeyler oldu. Tabi biraz da minik yeğenine ciciler örme hevesinden kaynaklandı. Sonunda onun da kanına girdim ve bu kış  birlikte örgüler ördük.
Teyzesinin miniğime ördüğü kırmızı hırkayı ve renkli yeleği sizlerle paylaşmak istedim. Teyzemizin henüz bir blogu yok (yakında olursa hiç şaşmayın ), onun yaptıklarını ben yayınlıyorum..

Kırmızı hırkamızın modeli Ravelry'den; February Baby Sweater.


Yeleğimizi kayınvalidesinde görmüş, bir gece de örüp bitirmiş. Kızıma öyle yakışıyor ki :)

23 Mart, 2012

Yeni blog temam

Uzun zamandır bloguma hiç bir şey yazmıyorum. Unutmadım blogumu, hep aklımda, ne yazsam neler yazsam diye düşünüp duruyorum, hatta yazıları tasarlıyorum kafamda ama bir türlü fırsat bulup yazamıyorum. Hergün bloguma ve tabiki takip ettiğim bloglara bakıyorum. 2 gün önce farkettim ki blogumun temasındaki tüm resimler gitmiş :P Ücretsiz blog teması kullanmanın dezavantajı budur sanırım, arada temanız elden gidebiliyor. Hemen temayı yenileyeyim, hem blog tazelenir, hem de yeni ücretsiz temaları gözden geçirmiş olurum dedim, 2 gündür geceleri Eylül'ün uyumasını bekleyip çöktüm bilgisayarın başına...2 gecedir saat 12 den sonra o site senin bu site benim ücretsiz blogger teması arıyorum...Bir sürü de buldum...Harika temalar var, ama ne yazık ki hiç biri benim blogumun içeriğine uymuyor (özellikle yemek blogları için çok cici şeyler buldum). 
Neyse bulduklarım içerisinde şu an kullandığım temayı bir kaç düzenleme ile kendi bloguma uyguladım...İçeriği ne kadar yansıtır, uygun mudur bilemem, ama benim hoşuma gitti..Şimdilik bunu kullanacağım...
Bu arada yeni örgüler hazır, resimlenmeyi bekliyor...En kısa zamanda sizlerle paylaşacağım...