Uzun bir zaman yazmadan geçti. Ne zaman evimdne uzaklaşsam, dönüşümde bloguma yazı yazmaya ara veriyorum. Sanırım toparlayamıyorum kendimi, düzenimi yeniden kurmam zaman alıyor...
Bu sefer size yokluğumda neler yaptım, neler bitti neler başladı diye yazmayacağım. Sadece gece yarısı saat 02:10 da içimden geldi bloguma yazmak...Yazıyorum işte :)
Aslında sizlerle paylaşmak istediğim ufacık bir şey var; bundan tam 2 yıl önce bir pazartesi sabahıydı, yine günlerden 26 Aralık, heyecanla hastane yoluna düşmüştük, eşim kardeşim ve ben. Hayatımın en güzel günü, en heyecanlı bekleyişi ve en muhteşem kavuşmasıydı o gün benim için. Minik prensesim, annesinin bir tanesi, sevgilim, aşkım, herşeyim, Eylül'üm aramıza katıldı o gün. Hastanede ilk gördüğümde deli gibi tutuldum ben kızıma...Kucağıma aldığımda herşey, hayatım, geleceğim, geçmişim silindi, yeniden yazılmaya başladı.
2 yıl önce bugün ben Eylül ile birlikte sanki yeniden doğdum.
Eylül'ün oyun odası- çalışma odam- oturma odamız 'ın her yerinde onun oyuncakları, kitapları, masası, ondan bir şeyler var...Kokusu odaya, eve sindi. Eşim de ben de ondan öncesini hatırlamıyoruz gibi :)
Yazıma başlarken aklımda yoktu bunu paylaşmak ama içimden geldi birden yazmak istedim.
İyi ki doğdun minik prensesim, canım kızım....Seni anlatamayacağım kadar çok seviyorum.
Not: ilk resim hastaneden, ben telaşla hediye gelen erkek zıbınlarını çantaya, hem de en üste koymuşum, kardeşimde telaşla eline ilk gelenleri giydirmiş. Kızım bu resminde erkek bebek gibi görünüyor :)