29 Aralık, 2011

Eylül'üm Hoşgeldin :)

Eylül'üm geldi, hoş geldi, sağlıkla geldi Allah'ıma bin şükür...
26 Aralık 2011 saat 11:05 de annesine gözlerini dikip çipil çipil baktı, annesini ameliyat masasında eritip gitti :)) Tüm korkular, sezeryanın acısı, o sırada hala devam ediyor olması bile (aynı zamanda miyomumu aldıkları için biraz uzun sürdü ameliyatım) silindi, biran önce bitse de kızımı kucağıma alsam kaldı sadece...
Minik kızım biraz erken, biraz küçük doğdu ama maşallah pek sağlıklı. Ben de oldukça iyiyim şimdilik. Dün hastaneden evimize geldik, şimdi beşiğinde mışıl mışıl uyuyor annesi de hemen fırsatı değerlendirip sizlerle mutluluğunu paylaşıyor...
Hah uyandı benimki, daha yazacaklarım vardı oysa :S

En yakın zamanda tekrar yazarım,  az gidip kızımla hasret gidereyim :)

25 Aralık, 2011

Vakit Geldi

Evet vakit geldi arkadaşlar... Gerçi biraz erken, 40 haftamızın dolmasıan daha 13 günümüz var ama, ne yazık ki benim rahatsızlıklarım sonuna kadar beklememize izin vermiyor. Hayırlısı budur inşallah.

Yarın, yani 26 Aralık Pazartesi sabahı hastaneye giriş yapacağız. Allah izin verirse, herşey yolunda giderse yarın kızımıza kavuşacağız. Her anım dua etmekle geçiyor, korkuyorum...İnşallah her şey yolunda gider ve güzle haberlerle dönerim sizlere...

Ben nazara inanan biriyim, teyzesi de bildiği için kızımın odasına minik bir nazarlık almış. Yazımı onunla süsleyeyim istedim... Allah kızımı nazarlardan, şerden, tüm kötülüklerden korusun inşallah...

15 Aralık, 2011

Tembellik baki bende :)

Evet kesinlikle tembellik baki bende :) En son yazımı 5 Kasım'da yazmışım. Sonra tık yok. Oysa hergün giriyorum, bloguma, güncellemelerden sizlerin neler yaptığınıza bakıyorum, ama elim varıp da iki satır bir şeyler yazmıyorum.
Oysa ne güzle şeyler ördüm bebişime, sizlerle paylaşmaktan zevk alacağım. Resimleyemedim bir türlü, hatta ne yazık ki son ördüklerimi henzü yıkayıp gerdiremedim de... Yapılacak çok iş var bu arada bebekle ilgili. Kötü olansa ben artık iyice ağırlaştım ve az da olsa bir iş yapsam hemen yoruluyorum.
Bu arada eğer şu hastalıkalrım bir sorun çıkarmazsa bebeğime yeni yılın ilk haftası kavuşacağım Allah'In izniyle. Önümüzdeki haftaki kontrollerde belli olacak son durum. Son haftalara girdik zaten, şu an 36. haftanın sonuna gelmek üzereyiz.
Arayı bu kadar açmışken sizlere bir ses vermek için kısa da olsa yazayım dedim.Yazımı da hamilelik yaşayan ve yaşamış tüm hanımların aşina olduğu miink bir karikatürle süslemek istedim. Umarım hoşunuza gider, ben pek sevdim :))

05 Kasım, 2011

Yeni Doğan Hırkası

Bu örneği pek seviyorum, hem basit hem de kullanışlı. Gerçi ilk bebeği olacak biri için böyle beylik bir söz pek uygun değil, kullanışlı olup olmadığını Eylül hanım gelmeden bilemeyeceğim :))

Hanımelim'de Banu arkadaşımız birlikte örelim diye eklmişti modeli hemen sıvadım kolları önce ben bir tane ördüm ve açıklamasını ekledim. Biz Kasım ayında diğer bebek modelleriyle birlikte bunu da öreceğiz, siz de uğrayın Hanımelim'e siz de bizimle örün.

Modelin orjinali için Ravelry'e bir bakın ve mutlaka diğer üyelerin ördükelrine de göz atın...Renk ve ip konusudna sizlere yeni fikirler vereceğinden eminim diğerlerinin ördükleri de.

Düğmelerimizi henüz dikmedik, uygun düğme bulamadım aslında, bir ara yanımda götürüp deneyerek alacağım düğmeleri. Bu arada ipim Bravonun Jasper diye bir ipi, çok güzel bir ip, biraz kalın, 4 numara şişle örünce güzel bir hırka ortaya çıktı. rengi pembe gibi çıkmış oysa lilamsı bir rengi var, benim fotoğraflamadaki üstün yeteneğim işte :))

03 Kasım, 2011

Bebek Geliyorsa :))

Örgü örmeyi çoook seviyorum ( ne kadar sevdiğimi yazmak için çok daha falza o kullanabilridim ama o zmana yazı sadece o'lardan ibaret olacaktı). Bebek örgüleri örmek ise daha bir zevkli daha bir rahatlatıcı. Az zaman alıyor, kısa sürede çok fazla örneği deneyebiliyorsunuz, kısa sürede bitiriyorsunuz ve ördüklerinizi sevdiğiniz minik bir bedenin giyecek olması da ayrı bir haz veriyor.
Eylül'ün geleceğini öğrendiğim ilk zamanlar ne yazık ki hiç bir şey öremedim, ilk ayların şikayetlerinden dolayı. Daha sonra ise bir takım korkulardan doalyı öremedim, " ya bir sorun çıkar ve bebeğimi göremezsem ördükelrim içimi acıtır mı " diye...Şimdi şöyle düşünüyorum, Allah izin verirse hepsini kendi bebeğime giydiririm, bir aksilik olursa eminim hediye edebileceğim birileri olur. Zevk aldığım bir şeyi yapmaktan kendimi alıkoymak istemedim ve inşallah hepsini kendi bebeğime giydirebilirim.

Bu düşüncelerle ben bir başladım bebek örgüleri örmeye, uzun bir örülecekler listesi hazırladım, her gün mutlaka yeni modeller araştıırp bu listeye ekledim. Bir çoğunu ördüm ama bir türlü gerdirip resimleyemedim. Bundan sonraki dönemde bir aksilik olmazsa ördüklerimi sizlerle paylaşacağım ve örmeye devam edeceğim. Bittikçe onları da resimleyeceğim ve elimden geldiğince açıklayacağım sizlere.

İşte bunlardan biri; minik kızıma minik bir yelek. Ben Nako'nun Satenini ve 4 numara şiş kullandım.Bu modeli Hanımelim'de Kasım ayı "Birlikte Örelim" modellerine ekliyorum. Siz de örmek isterseniz, gelin beraber örelim bunu bu ay ...

Yeleğimizin düğmesi eksik, onu da dikince Eylül Hanıma hazır olacak :))
Modelin orjinaline Ravelry'den ulaşabilirsiniz. Ravelry'e uğradığınızda diğer üyelerin ördüklerini görmek için mutlaka "projects" sayfasını ziyaret edin.

01 Kasım, 2011

Yeni bir hırka

Bu hırkanın modelini daha önce Türk bloglarında görmüş ama ne yazık ki yine açıklamaların içinden bir türlü çıkamamıştım. Umarım bir gün sadece modele bakarak örneği çıkarabilcek duruma gelebilirim :))

Bu örneğin orjinali Drops Design'a ait. Kolay ve çok da işlevsel bir örnek, zira kolaylığına kapılıp hemen bir de yeleğini örebiliyorsunuz...Ravelry'deki projeler sayfasındna mutlaka örülen diğer hırkalara bakın derim, harika renkler ve ipler kullanılmış...


Gelelim benimkisine...Ben Himalaya'nın Anti-peeling bebe ipini kullandım, 3 numara şişle ördüm. Açıklamasını Hanımelim' e ekledim.belki örmek isteyenler olur diye.Siz de bir bakın isterseniz.

21 Ekim, 2011

Örgü Sepetim

Zorunlu ara verince örgüye, örmeye bu arayı farklı şekilde değerlendireyim dedim. Uzun zamandır aklımda olan ama nerden ve nasıl başlayacağıma karar veremediğim bir projeme el attım : örgü sepetimi yenileme projesi!
Kardeşimin eşine işi dolayısı ile yeniyılda hediye sepetleri gelir. Kardeşim de genelde bu sepetleri bana yünlerimi koymam için verir. Şimdiye kadar aldığım sepetleri oldukalrı gibi yün veya örgü sepeti olarak değerlendirdim. Ama sepetler genelde çok özenli sepetler değil, onalr süsleyip püsleidkelri ve içini doldurdukalrı için sepetler boşalınca geriye gerçekten renk ve görüntü olarak kötü şeyler kalıyor.
Ben de geçen hafta bunalrdna birini aldım, boyadım, ve süsledim, kendime uygun örgü sepeti yaptım. Ama tek başıma değil, ilk denemem olduğu için hem Buket'ten hem de Nilay'dan yardım aldım.
Önce işe boyamakla başladım. Buket'in tavsiyesi üzerine sprey boya aldım, ve boyama işi sadece bir kaç dakikada bitti! Sprey boya gerçekten büyük rahatlık.
Sepetimin Öncesi

Boyadan sonra
Boyama işlemi bitince kumaş aldım sepetime, şöyle cicili bicili, allı-güllü...Sıra geldi kılıfını dikmeye, işte tam o sıra ben parmaklarımı yakınca dikme faslını Nilay'a devretmek için harika bir fırsat doğdu. Açıkcası kılıfı kesip, elde dikmek zoruma gidiyordu. Neyse bir akşam aldım örgü sepetimi ve kumaşımı yanıma, Nilay'lara misafirliğe gittik :)Ben anlattım Nilay kesti, biçti, dikti :) Ve ortaya bu cici sepet çıktı





08 Ekim, 2011

Zorunlu bir ara

Herkese merhaba :)
Bu hafta Ankara yazdan kalan günler yaşadı. Benim de doktor randevularım, hastane işlerim yoktu, ben de kendimi uzun zamandır rahat rahat yapamadığım, yüncü gezmelerine adadım. Güzel bir bebiş hırkası ördüm, yeni yünler ve yeni şişler aldım...Bir süredir yapmayı düşündüğüm örgü sepetim için boya, kumaş aldım, sepetimi boyadım :)
Dün akşam uyumadan önce kafamda bugün neler yapacağımı, sizlere neler yazacağımı düşündüm.
Sabah kafamda bir çok proje, yazılacak yazılar, çekilecek resimler uyandım. Harika bir cuamrtesi olacaktı...
Ne yazık ki kendime tost yapmaya karar verene kadar sürdü tüm bunlar. Tost makinasına koyduğum tostları alamdan hemen önce "dur şu tost makinasını bir düzelteyim, yerinden kaymış "diye düşünüp hemen uygulamaya koyma hareketim sonucu, ivedilikle tost makinasının korunmalı yerlerinden değil de yan tarafından sıcak metalinden itince hafifçe sola doğru ne yazık ki, sağ elimin en çok kullandığım işaret ve orta parmaklarını yaktım :P
Hamilelikten dolayı zaten dobişko olan parmaklarım iyice şişmeye başladılar ve iş göremez hale geldiler :( Örgü öremiyorum, mouse kullanamıyorum, yazı yazarken sol elimde harfleri zar zor bularak yazabiliyorum...Tüm projelerim, resimlerim , yazılarım kaldı :(
Bir kaç gün sanırım bu şekilde devam edecek, umarım çok fazla sürmez parmaklarımın durumu, yapılacak çoooook şey var zira :))

27 Eylül, 2011

Eylül'ün Oyuncak Ayısı :)

Uzun zamandır amigurumi örenleri gıpta ile takip ediyor sadece "ah keşke ben de örebilem " demekten öte geçemiyordum. Ta ki Eylül bebeğe örebileceklerimi listeleyinceye kadar.
Listeyi tabi her zamanki gibi Ravelry'den hazırladım. Bu ayıcığı görünce hemen listenin en başına attım, ve gözümü karartıp örmeye başladım.

 Bunlar ayıcığımızı oluşturacak

Bunlar kıyafetlerimiz

Açıkcası kolları bedeni örmek kolay ve zevkliydi, kıyafetleri de...Ama sıra dikmeye ve içini doldurmaya gelince işte orada acemiliğim kendini gösterdi :( Zor ve biraz da orjinaline göre başarısız oldu. Ama yine de Eylül bebeğin bir oyuncak ayısı oldu :))



Ve karşınızda Eylül bebeğin oyuncak ayısı :))


Modeli Ravelry'den temin edebilirsiniz. Model Susan Hickson' a ait ve adı  Candy Bear.

22 Eylül, 2011

Eylül Yeleği

Eylül bebişe bir yelek ördüm. Daha önce bir tane örmüş hediye etmiştim, hoş ve kolay bir modeldi, bir tane de bizim olsun dedim, ördüm.

Modelin adı Abagail Sweater , Ravelry'den orjianline ulaşabilirsiniz. Hanımelim'e açıklamasını ekliyorum, örmek isteyenler için.

Ben bu yelekde Bravo Buse yün kullandım, güzel bir yün, bebek örgülerinde tavsiye ederim.Düğmemiz eksik kaldı, örnekde düğme deliği açılmıyor sonradan yapılıyor, sabırsız davrandım onu tamamlamadan yazımı hazırladım :))

20 Eylül, 2011

Elti Eltiye Küstü mü??

"Elti eltiye küstü"  bir örneğin adı bu kadar orjinal olabilir...Bizim Türk hanımların yaratıcılığı bu olsa gerek. Bir çok yerde rastlayacağınız, belki de bir kaç projenizde kullandığınız bir örnek, yapılışı basit, sonucu oldukça hoş.

Ben de bir çok yerde görmüş daha önce yapmak için bir istek göstermemiş, ama arşivimde bulunsun bir ara yaparım diye, kaydetmiştim.Hamileliğin ve yaz sıcaklarının rehavetinden kurtulmak için, kolay ama zevkli bir şeyler yapmak istediğim dönemde Selma Tozan'ın blogunda gördüğüm elti eltiye küstü atkı "zamanı gelmiştir" dememe sebep oldu. Hemen evde bulunan yünlerime el attım ve örmeye başladım. Nerdeyse bir akşamda bitti. Tabi her zamanki gibi resimleme ve yayınlama günleri aldı :))




Ben blogumda anlatımını vermeyeceğim, sevgili Selma Tozan çok güzel anlatmış, sizleri oraya yönlendiriceğim  ki hem elti eltiye küstüye bakın hem de Selma Hanımın diğer emeklerine şöyle bir gözatın...

13 Eylül, 2011

Eylül'ün İlk Örgüsü :))

Tesadüf, tamamen tesadüf! Bebişime  ördüğüm ilk şey Eylül ayı başında bitti, başlık böyle oldu. Tesadüf neresinde diyorsunuz okurken eminim ("ne anlatmaya çalışıyor bu kadın" diye düşünüyorsunuz), tesadüf şurada...Ben minik kızıma Allah izin verirse Eylül ismini (babamızı tamamen saf dışı bırakarak :)) vermeyi istiyorum. Tesadüf burdan kaynaklanıyor (off amma zorladım durumu değil mi??) .

Battaniyeye daha önce başlamıştım, bitireli nerdeyse 1 hafta oluyor ancak reismleyebildim sizler için (hoş yer darlığından hoş da olmadı resimler ama). Örmesi çok zevkli, kolay bir model, pek de şirin oldu!

Battaniye için Anchorun Anatolia'larını kullandım, 3 renk. Yumuşacık oluyor, tavsiye ederim.3 numara tığla ördüm.
Çok basit bir model, toplam 3 sıradan oluşuyor.Hemen anlatıyorum efendim ;
Örneğimiz, 17 +2 zincir üzerine kuruluyor, yapmak isteiğdiniz genişliğe göre, zinciri istediğiniz kadar çekebilirsiniz. Ben battaniye için toplam 8 örnek koydum, yani 17x8+2 zincir çekmiş oldum.

1. sıra: Başlangıçtan 4 zincir sonraya 1 tane 2li trabzan yapın.Sonraki 2 zincire 2 adet 2li trabzan yapıyoruz ama başlarını birlikte doluyoruz (yani birinci 2li trabznaı kapatmadan 2.ye başlıyor 2sini birlikte kapatıyoruz). Ben buna bundna sonra 2si birlikte 2 li trabzan diyeceğim. Aynı şeyi bir kez daha tekrarlıyoruz, sonra 1 zincir çekip sonraki 5 zincirin herbirinin içine fıstık yapıyoruz (lif örerken yaptığımzı gibi, ben 3 kere dolayarak yaptım, siz dolgunluğunu kendinize göre ayarlayabilirsiniz). her fıstığın arasına 1 zincir çekiyorsunuz. son fıstıktan sonra 1 zincir daha çekip az önceki, 2si birlikte 2li trabzanlarımızdan 6 adet yapıyoruz. Son 2li trabznadan sorna tekrar 1 zincir çekip, fıstıklaır yapıyoruz, ve bu şekilde sıra sonuna kadar devam ediyoruz. sıranın sonu, 5 fıstıktan sorna, 3 tane 2si birlikte 2li trabzanla bitecek, buan dikkat edin.
2. sıra:1 zincir çekin, ve her bir ilmeğin başına sık iğne yaparak ve 1 zincir olan boşluklara sıra sonuna kadar örün.
3 sıra:1. sırayı tekrar edin.

Ben renk sıralamasını şu şekilde yaptım:
3 sıra 1. renk
1 sıra 2. renk
3 sıra 3. renk ve bu şekilde devam ettim.
Renkleri nasıl kullanacağınız sizin hayal gücünüze bağlı...

Battaniye bitikten sonra tüm çevreyi 2 sıra sık iğne geçtim.

Acemice resimeldim yapılışını umarım anlaşılır olur.

07 Eylül, 2011

Dergiden Model Çıkarmak!

Başlığın yanına attığım ünlem işareti aslında biraz kifayetsiz kalıyor. Hayal kırıklığımı, şaşkınlığımı ve çaresizliğimi anlatmak için daha uygun ünlemler vardır mutlaka ...Hemen anlatayım ne demek istediğimi.


Hanımelim'den bir arkadaşımız Nako Örgü Festivali Dergisinden bir hırka başlamış, ilk 10 sırayı örmüş, zira ilk 10 sırası hep düz örülüyor. Sonra modeldeki yaprakları yakaya yerleştirmeye başlamış. Ama gelin görün ki anlatıma göre yerleştirmeye kalkınca ortaya yaprak çıkmıyor, model bir türlü olmuyor. Yardım isteyince ben de hemen denedim, gerçekten oradaki anlatıma göre yaprakları yerleştiremiyorsunuz. Şüpheye düştüm, eğer yapan kişi böyle yaptıysa o yapraklar nasıl yerleşmiş, yok başka türlü yaptıysa neden böyle anlatmış??? Söke söke, deneye deneye doğru yolu buldum, yapraklar yerleşti. Sıra geldi örneğin devamındaki buzlu cam örneğine...



Tabiki o da olmadı, garip bir örnek çıktı. Ben de hemen nete başvurdum, bir çok blogda anlatımını buldum, ve ona göre başka bir yerde denedim örneği, çok güzel, bu da oldu! Ama dergide bir hata daha var, örneğin anlatımı yine hatalı, örnek terse kuruluyor ama anlatan düze kurmuş dolayısıyla asıl örneğin olduğu kısım örgünün arkasında kalıyor, söktüm, yeniden kurdum.



Sonuç şimdilik süper, hırka tam da modelin resmindeki gibi gidiyor. Ama kol kesmelerine gelince başka bir problem çıktı, anlatımda diyorki toplam ilmek sayısı 296 olunca, ama ilmek sayısı 296 olmuyor. 295 te kalıyor, niye mi? çok basit bir matematik kuralı, herkes hak verecektir, artırmalarımız çift sayıda, başlangıç ilmeğimiz tek, matematikte, tek ile çiftin toplamı çift vermez, her zaman tek sayıdır. Neyse onu da çözdüm, nasıl ördüğümü Hanımelim'e yazdım.
Şimdi gelelim bu yazının sebebine. Benim gibi örgüseverler, yabancı dergileri takip edenler ya da bir çok yabancı model açıklamasından yararlananlar bilir, her anlatımdan önce verilen bir çok bilgi vardır, doğru ölçüleri elde etmeniz için. Her bir modelin açıklamasını nerdeyse sıra sıra yaparlar. Model varsa mutlaka şemasını, şeması ile birlikte kullanılacak ilmekleri koyarlar, açıklamasını da yaparlar. Ya bizim Türk dergilerinde??? Bunların hiçbirine rastlayamazsınız.
Takip ettiğim Anchor Butik dergisinin bir çok model açıklamasında özellikle tığ işi örneklerde, "resimdeki örneğe göre yapın" ibaresine rastlarım (ne yazık ki aynı ibareyi Nako'nun ve Alize'nin dergilerinde de görüyorum). Örnekle ilgili ne bir ilmek açıklaması, ne zincir sayıları ne de başka belirleyici bilgi yok.
Nako dergilerinde şema koyuyor modelle ilgili, ama şema anahtarı yok, senin bildiğin varsayılıyor. Alize dergilerinde de aynı varsayım üzerinden veriliyor  modeller. Bu arada en önemli şey "gauge" denilen 10 cmlik örgüye kaç ilmek kaç sırada ulaşacağınızı gösteren başlangıç bilgisi hep atlanıyor, ki birçoğumuz modelin aynısını örsek de sonuç aynı olmuyor.
Daha bir çok eksik var...Bir çok hata. Bence nedeni ören kişi ile dergileri hazırlayan ve anlatımları yazan kişiler arasında fark olması. Anlatımları düzenleyen, yazan kişilerin örgüyü profesyonel anlamda bilmemesi. Dergicilikten anlayan ama örgüden anlamayan kişiler tarafındna hazırlanan dergilerle bizler de el yordamıyla bir şeyler örmeye çalışıyoruz.
Hepimiz biliriz örmek başka ördüğünü anlatmak başkadır. Her örgü ören anlatmasını beceremeyebilir. Dergilerden bir şeyler örmeye çalışanlara kolay gelsin diyorum.

Not: Her anlatım için geçerli değil yukarda yazdıklarım, bazen mucize misali anlatımları süper modellerde oluyor. Bir de takip ettiğim diğer bir dergi (burada sadece yerli basımlardan bahsediyorum, onlar dışında yabancı bir çok dergiyi de takip etmeye çalışıyorum), Kartopu'nun Örgüm dergisi, anlatımlarında oldukça titiz bir dergi, çok model kısa anlatımlar yerien az model, detaylı anlatımları tercih etmişler. Demek ki öyle de olabiliyormuş.

06 Eylül, 2011

Saksıdaki süpriz

Ağustosun son günlerinde sizlerle balkondaki çiçeklerimi paylaşmıştım, bir saksımda da lavantalarım vardı, yeni yeni tomurcukalnıyordu. Bütün bir yaz nerdeyse acaba ne zaman büyüyecekler, çiçekleneckelr diye bekledim.Sonunda dün tomurcuklar çiçeklendi ve süpriizzzz! Tüm yaz lavanta diye beklediklerim aslanağzıymış meğersem :) Tohumların ne tohumu olduğunu unutmuşum, renk renk aslanağızları çiçekleniyor yavaş yavaş.Mutluyum zira aslanağzına hele de böyle bodur olanına bayılırım...Saksıdan güzel bir süpriz çıktı yani

28 Ağustos, 2011

Ağustos'un son günleri

Ağustos ayı da bitmek üzere...Havalar serinlemeye başladı Ankara'da, özellikle akşamları.Havalar serinledikçe ben de yavaş yavaş örgü örmeye başlıyorum. Bir süredir dantel örme hevesine kapılmıştım, ipini aldım, modeller buldum ama bir türlü başlayamadım. İmdadıma Nilay yetişti, sipariş aldığı işin ucundan kıyısndan ben de başladım dantel örmeye, bir nebze olsun hevesimi dizginledim.

Bugünlerde elimde dantelim, berjerime sıkış tepiş (biraz büyüdüm de, yuvarlaklaştım, zor oluyor berjerde rahat oturmak :) ), oturarak zaman geçiriryorum.

Bu arada amniyosentezin sonuçlarını aldık, bebeğimde herhangi bir sorun yokmuş, sağlıklı bir şekilde büyüor şimdilik. Ben de bu haber üzerine biraz cesaretimi topladım ve bebeğime bir battaniye başladım. Dantelden sıkıldıkça ara ara örüyorum...

Battaniyemin yünleri bunlar, geçen kış o kadar çok yeşil renkli ip almışım ki sanırım bebeğimin her şeyi yeşil olacak :))

Bu da battaniyemiz...Resimlerden de anlaşılacağı üzere balkon sefası sırasında karar verdim yazıya, ve resimledim battaniyeyi :))

Şimdilik battaniye hakkında bu kadar yazıyorum...Bitince modelin açıklamasını mutlka sizlerle paylaşacağım.

Balon sefası demişken, balkonumu şenlendiren çiçeklerimden bir kaç tanesini de sizlerle paylaşmak isterim






09 Ağustos, 2011

Hımmm çiçek kokusu :)

Son zamanlarda bir cesarettir dekupaja ( daha doğrusu peçete tekniğine) başladım ufak ufak. Ben inanılmaz keyif alıyorum yaparken (tabi peçeteleri keserken değil). Nette gördüğüm örnekler de hevesimin artmasına, evin içinde "neleri peçeteleyebilirim" diye dolaşmama nedne oluyor.
Son işimde  ise Cemil İpekçi'den esinlendim. Belki görmüşsünüzdür marketlerde, Airwick oda kokusu aparatlarını Cemil İpekçi'ye tasarlatmış. Eh dedim, ben de aparat var, malzeme de var, niye ben de "design by Sercan senay" demiyeyim...
Lafta bırakmadım yaptım. Ama doğru malzemeleri kullanıp kullanmadığımdan emin değilim.

Öncesi





Sonrası
Malzemeler:
-Airwick aparatı
-Peçete
-Peçete tutkalı
-Makas (peçeteleri kesmek için)
-Biraz da sabır (peçeteleri kesmek için)

03 Ağustos, 2011

Şükür Kavuşturana

Uzun zamandır yazmıyorum bloguma; 31 Mart'tan beri...Bu sefer yazmadığım halde bir şeyler ürettiğim bir dönem geçirmedim.Tam tersi geçtiğimiz 4 ay boyunca ne doğru dürüst internete girdim ne de elime örgü aldım. Bol bol kitap okudum, pinekledim...Çok sevdiğim yüncüleri bile gezmedim, hatta doktor ve hastane ziyaretleri dışında evden bile dışarı çıkmadım doğru dürüst.
Peki neden diyeceksiniz?? Depresyondamıydım? Canımı sıkan bir şeyler mi vardı?
Aslında başta evet,; mart ayında hamile kaldım diye sevindim ama ne yazık ki biyokimyasal gebelik yaşamışım, tabi bu da beni oldukça üzdü.Ama yokluğumun sebebi bu değildi. Nisan ayı geçti Mayıs geldi ve bir baktım ki regl tarihimi geçirmişim.O dönem troid kontrollerim için doktora gitmiştim, hormon seviyem düşük çıktı ve dozu artırdılar. Ben doktorun gecikmem olduğu için test yapalım demesine rağmen yine boş üminde kapılmayayım diye yaptırmadım ama, gecikem 1 haftayı bulunca dayanamadım hemen bir test aldım ve yaptım...Test sonucunu görür görmez hemen doktorumu aradım ve randevu aldım zira pozitifti...Ama o testle yetinmedim gittim kan testi de yaptırdım, kesinlikle pozitifti...
Yaşanan tüm olumsuzluklar öyle etkilemiş ki beni, doktor ultrasonda bakıp "gözünaydın hamilesin ve herşey yolunda" diyene kadar hiç birine inanmadım...
Ve bizim için zor bir süreç başladı. Beni takip eden arkadaşlar biliyordur geçen yıl bir düşük yaşadım, hemen arkasından da "hipotroidi" hastalığı için ilaç kullanmaya başladım. Kasım'da artık hamile kalmak istiyorum demiş Dr. Ayhan Sucak Bey'in kapısını çalmış, düşük hikayemi dinlemiş ve bana "trombofili" (kan pıhtılaşması) sorunum var mı yok mu diye genetik test yaptırmamı tavsiye etmişti. Tabiki sonuç pozitif çıktı, en azındna bir önceki düşüğün muhtemel sebebini anlamış olduk.
Tüm bunlardan dolayı Dr. Ayhan Bey bebeğin kalp atışlarını duyduğumuz 7. haftadan itibaren hergün bir bebe asprini kullandırmaya başladı ve hemen arkasından hastaneye yönlendirip rutin testlerim yapıldı ve rapor alıp mor reçete ile pıhtılaşma sorunuma çözüm olacak Clexane 0,4 e başlattı. 7. haftadan beri her akşam kolumdan 1 doz iğne yapıyorum (ya da diğer koluma eşim yapıyor). Troid ilaçlarıma devam ediyorum, ayda bir kontrollere gidip dozu artırmamız gerekirse artırıyoruz.
12. hafta 2 li tarama testlerine kadar her şey yolunda gitti.Tarama testlerinin sonucu da çok rüskli çıkmadı ama ne yazık ki yaş 35 üstü olunca doktorum amniyo sentez yaptırmam gerektiğini söyledi. 1 ay zor geçti, korktum, tedirgin oldum. Ama Ayhan Bey'e güvendim ve kabul ettim. Dün amniyo sentezimizi de yaptırdık. Şimdi bekleme sürecindeyiz. 25 gün sonra çıkacakmış sonuçlar. Bekliyor ve dua ediyorum. Dün ultrasonda bebeşimi gördüm bir kez daha, ellerini ağzını kıpırdatıyor, amniyosentez iğnesini tutmaya çalışıyordu...Nasıl güzel bir şeydi anlatamam sizlere. Bebek sahibi olmak, anne olmak, şimdi daha çok anlam kazandı. Sonuç kötü çıkar da ya da herhangi başka bir şekilde onu kaybedersem öncekinden daha acı olacak benim için.Allah'ıma dua ediyorum bebeğimi korusun, onu bize bağışlasın diye. Ve hep ekliyorum bebek isteyen herkese sağlıklı bir bebek, çocuk versin...
Şimdi 4,5 ayımız doldu, daha uzun bir zaman var önümüzde Allah izin verirse. Ocak' da doğacak bebeğim.İnşallah her şey yolunda gider.
Bu geçtğimiz 4 ayılık suskunluğumun sebebi buydu.İlk 3 ay bulantı ve baş dönmeleri yüzünden ne netle ne d eörgüyle pek arma yoktu...Son 25 günde de tatil yaptım, ailemin yanındaydım. Şimdi daha iyiyim.Umarım bundan sonra daha sık uğrarım buraya.
Bu arada doktorumun bana taktığı bir ad var, " yok yok sercan"...ben de hipotroid, tormbofili, kan uyuşmazlığı, 35 yaş üstü, kilo vb riskler olduğu için taktı bu ismi. 12. hafta da tüm bunalra bir de amniyotik band riski eklendi...Gerçekten yok yok bende. Yine  de ümitliyim, Allah'ım izin verirse bebeğim sağlıklı bir şekilde dünyaya gelecek.
Benim taşıdığım risklerle ilgili bilgi sahibi olabilmeniz için hepsine link verdim.Bunlar hahkında sizler de bilgi sahibi olun, en azından kulak dolgunluğunuz olsun diye. Belki bir şekilde işinize yarar.
Bebek bekleyen, bebek isteyen herkese Allah'ım yardım etsin, gönüllerine göre versin, hayırlısını versin...

31 Mart, 2011

Söke Ziyaretimiz

Son yıllarda Söke'yi sadece yaz tatillerinde Ankara'ya dönerken görür olduk...Ailem yazlıkta olduğundan tatili orda geçiriyor, sadece zeytinyağı almaya Söke'deki eve uğruyoruz.Söke'yi çok severim ben, orda doğduk kardeşim de ben de, ama annem ve babamın işinden dolayı orda büyümedik.Biz üniversiteye gidince annem de babamda emekli oldular evimiz Söke'deydi, Söke'ye döndüler. Baba tarafım hep Söke ve civarındadır, köyümüz de pek yakındır Söke'ye.
Neyse benim Söke sevdam anlat anlat bitmez, ben geleyim bu ziyaretimize...Egeliler, hele ki Aydınlılar bilirler, bahar bizim oralarda bir başkadır...Şubatta ısınrı hava, Mart sadece "kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" :)
Baharda her yer beyaza bezenir, ama bu beyaz kar beyazı değildir, papatya beyazıdır. Ara ara kırmızılar olur, şanslıysanız da maviler, morlar...Anemon mavisi, moru, kırmızısı...Kır laleleri...Çocukluğumda bellediğim yerler vardır, lale köklerinin olduğu yerler, her sene aynı yerde açar o laleler...
Yıllardır gitmemiştim baharda Söke'ye.Bu sene öyle denk geldi ki eşimin denetimi çıktı Aydın'da...Hemen topladık bavulumuzu, ben resmen koşa koşa düştüm yollara...Şanslıydık hava çok güzeldi.İşlerimiz bitince hemen incirliğimize gittik, doya doya papatya, lale topladım...Tadını çıkardım. Ne yazık ki fotoğraf makinamı almamışım hiiiç resim çekemedim.




Peki sizce Söke'ye gidince ilk uğradığım yerlerden biri neresiydi?? Tabi ki yüncüler :)) Söke'nin merkezinde Belediye'nin etrafındaki dükkanlarda ufak ufak bir çok yüncü var. Ama annem bu sefer onlar dışında bana bir yeri gösterdi ki inanın içinden çıkmak istemedim. Eşimi zorla sürükledim oraya bir kaç resim çektirdim telefonuyla.Sizlerle de paylaşmak istedim.






Dükkanın sahibi Aylin Hanım yeni doğum yapmış, "dükkan biraz düzensiz" dedi, bence muhteşemdi :))

29 Mart, 2011

Bombay'dan sevgilerle!

Yok ben gitmedim Bombay'a...Geçtiğimiz hafta şehir dışındaydım evet, ama Bombay'a gitmedim :)) Söke'Ye kadar gittik geldik eşimle...Ama durun Söke mevzusunu bir başka yazımda anlatacağım.Şimdi Bombay vakti :)


Bu şirin bebek yeleğinin adı Bombay Love, örmesi çok basit, sonuç pek şirin. Modelin sahibi Rima Aranha, çevirisini en kısa zamanda ekleyeceğim....Şimdilik örmek isteyenler hem Ravelry'i hem de Yarn Days'i ziyaret edebilirler.

17 Mart, 2011

Lumi Lumi Ley!

Bakar mısınız gevşekliğe, ciddi ciddi yazmak varken, sıkılmadan espri de yapıyorum başlık atarken...Şalın adı Lumi, hemen bir yerden yakıştırıverdim bir şeyler... Suvi Heikkilä (modelin tasarımcısı) okusa bu yazımı ne ayıp olur kadına :) 


Neyse ben bu şala geçtiğimiz yaz başladım. Ya bakın bir yazımla size hem gevşek ve espri yapma kabiliyetim olmadığını hem de ne kadar tembel olduğumu kanıtladım...Evet geçen yaz, Temmuz ayında başladım ve Aralık gibi bitirdim.Mart ayında da yayınlıyorum.


Model zor mu? Kesinlikle değil, hem kolay hem de şık bir model. Anlatımına Ravelry'den ulaşabilirsiniz.